25 Mart 2018 Pazar

Sosyal Medyada Bunlardan Rahatsızım - #didemingozunden


Uzun bir ara verdim buraya yazmak adına yine. Ama bu süre zarfında içimde biriktirdiğim notlarımı dökmeye geldiğim şu anda bile değişmeyen olgularımı yazabileceğim, farkettiğim ilk anından beri var olduğu gibi...


Sosyal medya, başlı başına ayrı bir mekan oldu çıktı başımıza. Bunun farkına varalı az bir zaman olmadı, ama günden güne şu özellikleri içinde barındıran bir yer oldu;

"Zorbalarla dolu, 

kişilerin fikirlerimizin hakimiyetini ele alabilme gücünü kendinde bulabildiği, 

kendini deşarj edebilme hakkını kendinde bulan kişilerin bulunduğu; 

seni takip eden kişinin o olduğunu unuturcasına, nasıl yazman ve de nasıl düşünmen gerektiğine kendisi karar veren,

seni üç beş postunla tanıdığını zannedip, bir anda "değiştin sen" diyebilen,

dış görünüşüne bakıp, içini önemseyemeyen kişilerin; "şişman, zayıf, çirkin, güzel, sivilceli, bakımsız" diyerek yargılayabilme özelliği olan, ama siz "üslubunuza dikkat edin lütfen" dediğinizde "Buradaysan bu durumlara alışacaksın" gibi bir yorumla karşılık bulabildiğimiz,

Kendini geliştirmeye değil, yüceltmeye geldiği belli olan insanlarla dolu. Çoğu zaman vasat ve bir o kadar da aşşağılık komplekslerini bastırmaya geldikleri belli olan kişilerle dolu..."


Üstteki tırnak içindeki belirgin bölge, sosyal medyanın görünen bir diğer yüzüdür; üstelik çok fazla şekilde kendini gösteren yüzüdür. Bu benim gözlemlediklerim ve de benim gibi görüp abes görenlerin gözlemleri tabi... Üstüne alınan alınabilir tabii okur ise, ama ben üstüme yukarıdaki hiçbir durumu alınmıyorum. Çünkü ben kavga etmeyi, kırmayı kırılmayı ve böyle yaşamayı amaç edinmiş biri değilim. Ben hiç kimseyi takip ediyorum diye; acılarından beslenerek, onların üzülmesine sebep olmuyorum. Sebep olmamaya çalışıyorum ya da en azından.. O'na bu hayat ve bu hayatı yaşamak adına düşündüğüm her şeyi düşünmesi adına empoze etmiyorum. Çünkü sosyal medya bence böyle kullanılmaz!

Sosyal medya; birbirimizle etkileşim halinde olup, günlük hayatta bulamadığımız her şeyi yeniden yüceltmek ve gözler önüne getirmek için kullanılabilir.

Sosyal medya; birbirimizi kötülemek için değil, gerçek anlamda desteklemek ve de yardımcı olmak için kullanılabilir.

Sosyal medya; eğlence alanı olarak kullanılabilir, müzik, dans, komedi, eleştiri, ne dilerseniz. Ama bu demek değildir ki; eğlence uğruna bir kimsenin onuru, gururu ve de inandığı şeyleri eğlence aracı olarak kullanılabilir!

Sosyal medya; küçük birinin paylaştığı uğraş dolu videosundan, kendine dalga geçme payı çıkarıp onu tüm medyaya yaymaya sebep olup, binlerce kez küçük düşebilmesine sebep olmak için kullanılmaz. O küçüktür, denilip; onun duygularını ve de çabalarını gözler önüne sermek için kullanılabilir. Çünkü küçükler, büyükler gibi başa çıkamaz hayatın garip var oluşu ile. Onlar zamanla öğrenir, zamansız öğrenmemelidir insanoğlunun garip hallerini...

Sosyal medya; bir toplumu, kendi inandığın dine herkesin itaat etmesini sağlamak için kullanılmaz. Bilgilendirme yaparsın, inandığını savunursun ama kişilerin de düşüncelerine saygı duyarsın. Bir arada yaşayabilmek için, herkesin inancına saygı duymalısın!

Ve Sosyal medya; küçük çocukların, kadınların ve de erkeklerin vücutlarını sergilemek için de kullanılmaz! Sosyal medyada en çok anne ve babaların, küçük görüp de kullanım hakkını kendisinde gördüğü çocuklarının küçük yaştaki uygunsuz fotoğraflarını paylaşmalarından rahatsız oluyorum. Kendim için değil sırf, o çocuk adına da rahatsız oluyorum; çünkü dünya bu fotoğrafların yanlış yöne çekilebileceği bir yer oldu çıktı. Bunu anlamak istememek de, birçok insanımıza kaldı maalesef... "Tüm o olguyu geçtim, insan haklarına saygıyı bir çocuğa küçüklükten öğretirseniz; o da tüm dünyaya uygular ve öğretir, insan hakları vardır ve insanların rızası dışında ne yapılırsa o yanlıştır!"


Diyeceğim o ki; bir kişi bile okusa ve de kendi gerçeğini görse, etrafına yaptıklarının değil, bizim hoş görmediklerimizin doğru olduğunu söylese, dağ gibi olur çoğalırız...



Sosyal medyada; kişilerin zorbalıklarından, insanların kişilerin düşüncelerine saldırmalarından, görüntünün mükemmel olmasının tek doğru olduğuna inananları görmekten, çocukların bu algıların içinde büyümesi gerçeğinin gözardı edilmesinden, koca koca kadınların ve de erkeklerin sosyal medya kullanıcılarının ve de ünlülerin ne giydiğinin ve nasıl poz verdiğinin derdine düşüp kişileri aşşağılayabilmesinden, dini tek gerçekleri ve geri kalanı umursamadan ahlaksızlığı ele almalarından RAHATSIZ OLUYORUM! 


Siz rahatsız olmuyor musunuz? Size yapılsa da yapılmasa da, istediğiniz gibi takılmak, eğlenmek, paylaşmak, bilgilenmek, ortak paydalarda buluşup ülkemizi ahlaki, vicdani ve de sanati değerlerde geliştirmek ve mutlu yaşamak istemez misiniz? Eleştiriliyor olsan bile aşşağılanmamak ve de terbiyesizlik dolu ibarelerle karşılanmamak istemez misiniz!? İstemelisiniz, rahatsızlığını dile getirebilmeli ve bu düzensizliğe bir son verebilmeliyiz...!


Şu bir gerçek ki; dünyanın ve de ülkemizin kontrol mekanizması haline gelen sosyal medya, bizi yönetir hale geldi. Bir yerden başlayacaksanız, bu sosyal medyadan da başlayabilirsiniz iyi şeyler yapmaya... Zira, genci, yaşlısı, kadını, erkeği demeden; hem bu mecraanın esiri, hem de bu mecraanın sahipleri bizleriz. Dilerim bu yazı güzel bir yerlere ulaşır da, bu rahatsızlıklarımızı hafife alanların sayısı da yok denecek kadar azalır. İhtiyacımız diyebileceğim, duygusal sorumluluk olarak gördüğüm bir olgu oldu bu konu... 




-- Bu yazımı size sosyal medya üzerinden neler yapılabildiğini gözlemlediğim birkaç hesap ile sonlandıracağım. Siz de bu hesaplarla etkileşime geçip, iyilik hareketlerine destek verebilirsiniz. "İnsan insana ihtiyaç duyar, muhtaç olan her canlı yine insana...


  • Kamboçya'da ihtiyaç sahipleri için bir aşevi kuran ve de yardımedenlerin desteğiyle, evi olmayanlara bir çatı altında ev sağlayabilen Ayn (kendisine böyle denilmesini tercih ediyormuş, hesabında öyle yazıyor. :) ); oradaki çocukları pasta, dondurma ve de oyuncaklarla sevindirilmesine, gerek özel günlerde gerekse de yılın her gününde yardımlarınızı bekliyor. --> aynebilim


  • Köy okullarını yenileme ve de ağaçlandırma projesine gönül veren Mehmet Yapar, Kırmızı Bisikletim adlı hesabıyla yardım bekliyor instagramında; --> kirmizibisikletim


  • Ayşe Arman'ı bilirsiniz, Hürriyet gazetesinde güzel röportajlar yapan bir köşe yazarımız. Kendisi ailesiyle ve sevdikleriyle beraber "iyilik kolyeleri" yapıyor. Bu iyilik kolyelerini, büyük firmalar veyahut kişiler alıyor ve o kolyeler aracılığıyla bir kuruma veya bir ihtiyaç sahibine iyilik yapılıyor. Ayşe Arman'ın instagram hesabını da takdir ederek takip ediyorum, her birimiz Ayşe Arman gibi iyi yapabildiğimiz bir şeye yönelip onu iyiliğe dönüştürsek dünya daha da yaşanılası bir yer olmaya devam eder; --> armanayse


  • Ve son olarak geçenlerde bir applikasyon keşfettim, adı "begoodto.me". Applikasyonu tam olarak kullanmasını bilmiyorum, indirmedim ama öncelikle sosyal medya hesabı olan instagramını takip ettim; --> begoodtomeapp Öğrendiğime ve anladığıma göre iyilikler şöyle işliyor, iyi hikayeler yazıyorsun ve bu hikayeler üzerinden puan kazanıyorsun. Bu birikmiş puanların, iyiliğe dönmesi için çoğaldıkça iyiliklerin dönüştürülmesine yardımcı oluyormuşsun. Ama gelin görün ki hala denemedim, bu yazıdan sonra app'i telefonuma eklemeyi ve bir denemeyi düşünüyorum artık... :)


Benim internet üzerinden bildiğim ve de takip ettiğim projeler bunlar. Zamanında yapabildiğim kadarıyla birçok iyilik projesine katılmaya çaba gösterdim ve zamanı geldikçe de destek olmaya çalışıyorum kendimce. Biz birlik olunca güzeliz bunu biliyorum; ihtiyacımız dışında elimizde olan kıyafetleri, kitapları ve de örebildiğimiz kadar örgüleri ihtiyaç sahiplerine ulaştırabiliriz. İstersek daha fazlasını da yapabiliriz, üstteki hesaplarını verdiğim örnek insanlarımız gibi... :)

Not; verdiğim hesapların paylaşımının kendi arzumla olduğunu belirterek, sadece takdir ettiğim iyilik dolu hesapların yerinin bu yazı olduğunu hissettim. Okuduğunuz için teşekkürlerimle ve bir şeyleri beraber yapabilmemizi umarak, sevgilerimle... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder