20 Aralık 2017 Çarşamba

İnternetli Hayat, İnternetsiz Hayat Ve Duru Gibi Savaşmak


Bulunduğumuz sene içinde (2017'de) bolca şu ayrımı yaptım; İnternet yokken nasıldık ve şimdi internet varken nasılız... Tabii ki ikisinin de artı yönleri olduğu kadar, birbirinden farklı eksi yönleri de var... Bilgi derya deniz artık, onu hepten geçiyorum; hayatlarımıza dokunan kişilere gelince, onlar eskiden olduğundan daha çok artık...

En son Kasım ayında yazdığım yazımda, Kartal bebeğe kalp bulunduğu haberini duyurmuş ve duyduğum mutluluğu sizlerle paylaşmak istemiştim. Zira ülkemizde sağlık konusunda ilerlememiz gereken çok yolumuz var; organ bağışı ve tek bir kan vererek birçok cana dönor olabileceğimiz konusunda bilinçlenmek adına...

İnternetsiz hayat ise; çok şüphesiz ki, ilişkilerimizi daha fazla alanda samimi bulduğumuz bir alana sahip olduğumuz zaman dilimi idi. Ama şimdilerde de öyle kişiler giriyor ki hayatımıza, küçük-büyük ekran kareleri ardından... "İnsan bazen internet de iyi ki var hani" diyor... Bunlardan biri Duru... Üzülerek söylüyorum ki, ben bu yazıyı yazarken şu an Duru bu hayatta değil. Kasım ayında ebediyete kavuştu ve melek oldu, o güzel sesli ve azimli yürek... Ama o gittiğinden beri, ben hiç kaybetmiş gibi adlandıramıyorum. Sağlık savaşında öyle güzel şeyler kazandı ve kazandırdı ki bizlere; birçok kişiye umut oldu, bana da öyle...

Duru 11 yaşında idi ve hastanede Lenf kanseri hastalığı ile savaşıyordu. Antalya'da kemoterapi tedavisi görüyor ve azmi ile zorlukların üstesinden gelmeye uğraşıyordu. Öyle zorlu süreçlerdi ki, o zorluklara rağmen azim dolu paylaşımlarda bulunuyor ve herkese umut oluyordu. Kendisi, sevdikleri ve hayalleri için hastane günleri geride bırakmak için savaş veriyordu. Onun savaşı çetindi ama o çok azimli idi. Şarkılar söylüyor, zorluklarını da, mutluluklarını da bizlerle paylaşıyordu. Duru'yu sadece birkaç aydır takip ediyordum, ama o kadar çok karesinde yüzüm güldü ki; o ekran karesinde değildi sanki, benimle idi. Birçok kişi benim gibi hayal kurmuş, bunu da eklemeliyim... Bu yüzden de kaybetmedi diyorum zaten...

Kaybeden biziz, öyle azimli bir çocuğu kaybettik ki; onun sayfasında, her gün "bugün savaşçı kanımı ... şu abim-ablam bana getirdi, çok teşekkür ederim." mesajlarını paylaşımlarını gördükçe, ben ülkemiz adına da onun adına da umut doldum. Vefat haberini aldığımda, (ben Kasım başında aldım ama Ekim sonunda aramızdan ayrılmış güzel melek), birkaç hafta inanamadım nedense. Ara ara girip hesabına bakıyordum o sıralar, üzülüyorum diye o sayfayı takipten çıkmayı bile düşündüm. Sonra elimin hiçbir defasında da gitmediğini gördüm...


Derken Kasım ayındaki ara sınavlarımın başlamadan öncesi gecede, Durunun hesabının beni takip ettiğini gördüm (Duru melek olduktan sonra, annesi o hesapta paylaşımlar yapmaya başladı; Duru severlerle, Duru'nun yarım kalmış hayallerini tamamlamak için)...  Ben şimdi Duru'nun hesabını hiç silmeyi düşünmüyorum. Farkettim ki onun yüzünü gördükçe hala bana güç daha çok geliyor. Duru gibi savaşmak diyorum ben Duru'nun azmini isimlendirmek için... Yaşamı sevmek ve de yaşamak için hep ilk günkü gibi azmetmek gerek...

Onun bir paylaşımına yazmıştım Dm'den, Pet sonucunun iyi gelmesini beklerken ona destek olabilirim diye düşünmüştüm. Büyük ihtimal o kadar çok mesaj geliyordu ki, benim mesajım onay sırasında gerilerde kalmış bile olabilir. Duru göremedi. Ama benim umudum, Duru'nun bir gün göreceği ve de bana geri dönüş yapacağı ve birbirimize destek mesajları atacağımızdı. Olmadığına üzgündüm, geçen haftalarda annesine yazabilince farkettim ki; üzülmemi gerektiren bir durum yok bu konuda, çünkü ona yazabilmemi sağlayan tüm bu bağlantılar onun sayesinde. Belki de benim görevim annesine Duru'dan öğrendiklerimi yazabilmek ve bir anneye destek olabilme şansını elde edebilmekti... Duru'nun hesabı, hala burada...


İnternetsiz Hayat hala çekici de gelse bazen, bu öğrendiklerimi ve deneyimlediklerimi düşünüp; "İnternetli Hayat'ın da getiri çok büyük sana Didem!" diyorum kendime. Duru'yu uzaktan da olsa duymuş, hayatının bir kısmını izlemiş, onun için dua etmiş, kazanamamış gibi görünse de kazandığını düşünüyor olmam; internet'in bana en büyük getirilerinden biri... Duru'nun annesine, büyüttüğü o güzel azimli ve savaşçı melek'in özlemi için büyük sabır diliyorum. Onun acısını hiçbirimiz anlayamayız biliyorum, ama yaşadığım müddetçe nice kendisi gibi küçüklere veya büyüklere de azim öyküsü bırakabilmiş Duru'yu hatırlayacağım. Bu yazıyı da bu sebeple yazıyorum. Sizde bilin, takip edin. Ben Duru'nun adını, birçok hastalığa kapılan büyüklere de azim öyküsünün bir destek olacağına inanıyorum...

Duru'nun yaşamı boyunca birçok hayali gerçekleşmiş ve hissediyorum ve biliyorum ki geride kalan hayalleri de gerçek olacak. Duru, azim dolu ülkemizde ve her birimizin arasında yaşamış bir melek. Nice insana umut oldu ve daha da hikayesinin umut olması gerek...

Duru'nun toprağı bol, mekanı cennet olsun. Benim dualarımda da, kalbimde de bu internet aleminin kattığı güzel değerlerden biri. Ben bu yazıyı yazamadan geçemedim, ama yazarken de çok fazla durakladım, bir o kadar da çok zorlandım... Allahım annesine, ablasına ve tüm ailesine, sevenlerine çok ama çok sabır versin; hepimize...

Duru'yu çok sevdim, annesini de öyle; ben Duru'yu, kırmızı şapkası, duru sesi ve müthiş azmi ile tanıdım-öyle hatırlamaya devam edeceğim.. Hayatımdan geçen, gözlerimin önünden geçen bu güzel azim öyküsünü sizde bilin istedim... Okuduğunuz için teşekkür ederim, dualarımız Duru ve Duru gibilerle olsun. Benim dualarım da her birimizle...

Sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder