24 Nisan 2015 Cuma

Affetmek Yenilmek Değil, Kazanmaktır..

Bazen öyle hal alıyor ki gönlünüz, düşününce bir şekilde affedemediğiniz olgular düşüyor içinizdeki mahkeme salonuna...Dün kandildi. Ve ister istemez hepimizin içinde muhakeme vardı yine kendince. Kim düşünmüyor ki şu koca dünyada kırgın olduğu kişilerin neler yaptığını? Bende dün böyle bir muhakeme içindeydim işte yine...



Dün düşünüyordum kendimce, eskiler düşer ya insanın aklına böyle anlarda çoğunlukla. İçimde cidden yendiğimi düşündüğüm kırgınlığımın kırıntıları çıktı o sırada. Düşündüm, kurdum ve sonra; "öfkemi veya kırgınlığımı yeniden kendimce düşünüp dursam da ne işe yarayacak ki" dedim yeniden.

Ama insan düşünmeden duramıyor bazen ya; kırgınlık geçse de, o kırgınlığın bile garip anısı kalıyor insanın içinde... Kendimce muhakeme yaptığım zamanlarda yazdığım birkaç yazıyı açtım okudum işte dün böyle bir anda... Farkettim ki yeniden; ben gönlümü hiçbir şekilde kötülük düşünmeden açtığımdan sonra acımasızca kırılışıma değil, kalbimin kırgınlığını umursamamaya çalıştığım için düşünüyordum ve bazen düşünüyorum hala...

Oysa, öfkeyi duyan kalbimiz değil, beynimiz. Kötü hissiyatlar içine girerek, kendimi savunduğum ve onun ya da onların yaptıklarını yüzlerine vurduğumu düşünüp içimin ferahladığını düşünmem, hepten yanlış ve saçma... Yeniden ve yeniden bunu düşünüyor ve anlıyor oluşum da hala garip geliyor.

Kalbimin istediği; kırıldığı için kırmak veya öfkesine yenilip zorla farkına vardırmak değil. Kalbimin hep ama hep hissettiği, güçlü olabileceğine ve kırılsa da tamir edebileceğime inanmaktı. İnanıyorum ki hepimizin kalbi böyle istiyor, güçlü olduğuna inandırılmak...


Velhasıl; dün bir kırgınlığımı hatırladım ben, kendimce düşünürken yine. Neye kırıldığımı da nasıl hissettiğimi de hatırlıyorum hala, elbette eskisi kadar olmasa da. Ama sanırım canımı yakanın neden olduğu şey şu; nasıl hissettiğimin kırıntılarını ara ara da olsa su yüzüne çıkarmaya devam etmek. Düşündükçe yapmam gerekenin taşıdığım kırıntıları da hatırlayarak affetmek olduğunu düşündüm dün yine. Affetmek bir tek iyi ediyor çünkü bazı kırgınlıkları. Affetmek kalbimizi sakinleştirebiliyor. Benim için durum aynen böyle oldu...

Ben dün birini içimde yeniden affettim; kırıntılarının kaldığı yerleri de affettim, affettiklerimi de tekrar affettim içimde. Kırılan kalbimi önemsediğim için, tekrar yineledim... Öfkemi büyütmek sadece bir daha kimseye güvenmememi sağlayacak daha çok, biliyorum... Çünkü; hayat bir daha güvenmemek için de, yeniden kırılmamak için sakınmak için de kısa...

Ben dün bir kez daha affettim, en saf ve en savunmasız yerimden beni düşünmeden 3 kez kıran bir kişiyi. Şimdi düşünüyorum da yine, en doğrusunu yaptım yine. Geri dönüşü olmayan bir kırgınlıktı benimkisi affedemediğim zamanlar, sonu ne yapılırsa yapılsın tamir edilemeyecek bir türden güvensizliğe çıkan... "Affettim, ferahladım." diyorum şimdi.

Ve şimdi hissediyorum da, o da beni kırdığı yerden kırılmaya devam ediyor. Kıran o, kazanan ben. Yine de dilerim daha fazla kırılmasın. Böyle farkına varacaksa da kırgınlığımın, hiç farkına varmasın...

Ve artık iyice biliyorum; Affetmek yenilmek değil kazanmaktır. Ben kendimi kazandım, yüreğimin yanılgısı değildi öfkemin getirdiği kırgınlığımın eseri. Affedebilmemiz ve büyük kırgınlıklardan bile ders çıkarabilmemiz dileğimle... Sevgilerimle...

2 yorum:

  1. Maalesef ben affedemiyorum bazı kişileri, bazı olayları ne kadar ugrassamda ofkem geçmiyor, kemdime o iyiliği yapamıyorum ortagim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her hata affedilmez ortağım zaten. Gün gelecek, affedemesen de daha da hafifleteceksin içindeki öfkeyi ama, ben inanıyorum buna...

      Affettim ama, sor bana hiç mi affedemediğim yanı yok? Kalan kırgınlığın kırıntıları da yavaş yavaş siliniyor işte. Ama içimden kötü anısı silinmeyecek biliyorum... :) Bunun farkında olup, alışmaya çalışmak da güzel...

      Sil