Bir Film (bayramın ilk günü izlemiştim), Bir Dizi (Bayramdan sonra başladım) ve Bir Müzik grubu (bayramdan önce keşfettim ve bırakamıyorum) ile karşınızdayım bugün. :))
3 hafta sonra yeniden merhaba ve iyi okumalar diliyorum sizlere... Daha önceki bu tarz yazılarımı da burada bulabilirsiniz...
Bir Film - Masallardan Geriye Kalan...
Bayramın ilk günü, tek bir kez yakın akrabalarla bir arada olmak için toplanıp eve döndükten sonra oturup izledim bu filmi. Netflix'i açtığım gibi karşıma çıktı ve Özgür Çevik'i kadronun başında görmem yetti de arttı... :)
Özgür Çevik'i Yabancı Damat adlı diziden beri çok sever ve hala aralıklarla da o dizisini izlerim. Özgür Çevik ile Nehir Erdoğan, yıllardan beri en sevdiğim dizi çiftlerinin de arasındadır hala... Bu yazı bitsin de, kaldığım yerden bir bölüm daha "Yabancı Damat" izleyeyim ben en iyisi. Sanıyorum en son dizinin 18. bölümünde kalmıştım... =)
Gelelim filme; "Masallardan Geriye Kalan", oyuncular ve oyunculukları çok iyi bir filmdi bence. İzlemeye başladığımda, o klasik senaryoları olan aşk filmlerinden birini izleyeceğimi düşünmüştüm; aşkı yücelten, çok fazla kalıba sığdıran ama buna rağmen hep bir tarafın saçma şekilde bırakıp gitmesiyle sonu hep mutsuz biten. Oysa klasikten öte elimizde bir durum hikayesi vardı. Bunu gidişatta anlamadık elbet ama son 45 dakikada farkettiğimiz üzere, hikaye çok değişikti. Klişe senaryolardan öteye, hikayesini çok sevdiğim bir film olarak not ettim bir kez daha izlemek için kendime... (:
Hikayemiz Eskişehir Anadolu Üniversitesinde Sosyoloji öğretmeni olan "Evren (Özgür Çevik)" ile aynı üniversiteye yüksek lisans yapmaya gelmiş bir öğrenci olan "Hece (İlayda Akdoğan)"nin tanışmasıyla başlıyor. Okulda değil okul dışında taşıyorlar ve okul içerisinde geçen bir aşk değil onlarınki, garip bir arkadaşlıkla başlayan aşk ilişkisi. Herkesten farklı olmak ve de birbirleriyle konuşmayı, birbirlerine dünyanın ilişkiler konusundaki basit kuralların ötesinde sahip çıkmayı başarabilmiş bir aşk...
Çok bir şey söylemeyeceğim yine, güzel bir devamlılık söz konusu idi filmde bence. Bizde de yapılabiliyor demek ki, dedirtti; klişeleşmiş basit kavgalar sebepli ayrılmalardan uzak yeni bakış açışları sunulan ve ona göre eğlenceli yanları olan filmler...
Filmden iki alıntı yapacağım;
Hece ilişkilerinden bir ara uzaklaşıp geri döndüğü sırada sarılıp Evren'e "Sensiz ne yapıldığını unutmuşum." diyor, Evren de ona sarılıp "İyi yapmışsın." diyor. Filmin burasında benim içim ısındı ve şunları düşündüm;
Gerçek hayatta her türlü ilişkide bu basit güzel cümlelerin ve sevdiğini affetmenin, değerini unutuyoruz. Elbette her seferinde aynı hatalar yapmak konusunda değil dediğim. Veya büyük yaralayıcı hatalar, "özrün" bile kar edemeyeceği kırgınlıklardan bahsetmiyorum da. Sanki güzel naif olan "değerli sözleri kullanmayı" unutmuşuz. Her birimizde en ufak sözlü dalaşmaları affedememek ama can yakıcı büyük şeyleri affedebilmek gibi moda oldu. Gördüğüm tartışma, konuşma veya sorgulama içerikli paylaşımlarda; basit şeyleri affedemeyen ama büyük aldatmalar veya yaralamaları "herkes ikinci şansı hakeder" diyerek affedenleri gördüğümden söylüyorum bunu. Filmin orasındaki cümleler bana, fazlasıyla acımasız olduğumuzu gösterdi zamanla. Basit şeyler, herkesin yapabileceği şeyler, zamanla affedilemez hale nasıl getiriyoruz; kimbilir...
Bir de alıntıladığım şu sözler vardı; "Aslında gittiğinde bir rahatlık oldu, davlumbaz kapanmış gibi bir sessizlik. Meğer evde yemek pişmiyormuş." Nasıl büyük bir farkındalık aslında bu... Kıymetini asla kaybetmeden bilemediğimiz şeylere nasıl hoyrat davrandığımızı anlatan müthiş bir alıntı benim için... :)
Bir şans vermenizi dilerim bu filme. Özgür Çevik'i çok sevdiğimden mi, yoksa o haftalarda ihtiyaç duyduğum bir içerik olduğundan mıdır bilemem; ben filmi beğendim. Oyuncuların ve diğer teknik ekibin emeklerine sağlık diyorum... (:
Bir Dizi - Chesapeake Shores...
Bayramdan sonraki hafta başladım bu diziye, My First First Love adlı kore yapımı 2 sezonluk diziyi bitirdikten hemen sonra... =) Filmin adı Chesapeake Shores ve bu dizi ismini 5 kardeşin büyüdüğü bir kasabanın isminden alıyor esasında. Film bir kitaptan uyarlama imiş ve 3 serilik bir kitapmış. Diziyi izlesem de kitabını okumak istediğim güzel bir hikayeye sahip bence... Önce geçmişten küçük bir kesitle başlıyor dizimiz, sonra da gelecekte 5 kardeşten 4'ünün de kasabaya çeşitli sebeplerle kısa süreli dönüşleriyle devam ediyor. Başrollerimizden kadın oyuncumuzla, eski sevgilisinin yeniden yüzleşmeleri "naif ama yapıcı geri dönüşler içeriyor. Derken çok sevdiğim bu düşünceler içinde işte... :)
5 kardeşli O'Brien ailesinin, küçük yaşta evi terk edip giden annelerinin ardından hayatlarındaki o önemli travmayla babaanneleriyle büyüdüklerini öğreniyoruz önce. Aslında anneleri çekip gitmiş, ama babalarıyla bir türlü anlaşamadıkları ve kavgalara dayanamadığı gerekçesiyle. Evet, günümüz ve de aile geleneklerimiz açısından bu çok yanlış. Ne demek evlatlarını bırakıp gitmek? 1 sene sonra alacağım sizi de yanıma demiş aslında anne karakterimiz, ama çocuklar bunu istememiş...
Babaanne bakarken babamız da çok fazla iş odaklı hayatına devam edince, geçmişinde anne baba yarası ve eksikliği bulunan 5 hayatı izliyoruz işte. Babayla da anneyle de bağı koparmayan çocuklar, babalarının yanına bir şekilde dönüyorlar işte şimdi. Babalarının yanına dönen kızlarımızın ardından, oğlanları ile annelerini getiriyor baba. Sorunlar var ama gerçek aileler hep bir yerden toparlanır, bunu hissettiren bir film; tüm garip durumlarına rağmen...
Basit şekilde anlatmak istedim hikayeyi bu sefer, bana da hem çok basit hem de çok içten geldi çünkü bu dizi. İki kız çocuğuna sahip ve eşinden boşanmış Abbie O'brien'ın geçmişinde yaşadıklarının kendince haklı sebeplerini, sevgilisini bırakıp gitmesini ve kendince yaşadıklarındaki davranışlarının yanlışlarını farketmesini de izleyeceğiz zamanla... (:
3 sezonluk diziyi sonuna dek izleyebileceğimi tahmin ediyorum, şu an için 1.sezon 5. bölümdeyim. Abbie ve Tracey'nin yeniden sevgili olmalarını da, 5 kardeşin anne babalarıyla ve geçmişlerindeki yaşadıkları travmaların yüzleşmelerini de izleyebileceğimi umuyorum. Günlük dizi tadında, en kıymetli içeriklerden birine sahip benim için şu tar diziler; entrikalar ve bizim klişelerle dolu günlük Türk dizilerimizden uzak, samimi, öğretici zira... Tavsiye ediyorum. ;)
Bir Müzik Grubu - Dil Tengi...
Bayramdan önce ders çalışırken "youtube algoritması" sayesinde tanıdığım bir grup "Dil Tengi". İyi ki tanımışım, her dinlediğimde daha fazla huzur buluyorum sadece... :)
O hafta tüm sıkıntılarımdan kurtaran ve bir terapi niteliğinde beni kendime getiren şarkı, grubun üstte paylaştığım "Bir Ağaç Olsam" adlı şarkısı idi. Devamında "Nokta İdim", "Geçti Bahar Gülizarda" ve "Nasıl Anlarsın Bilmem" adlı şarkılarını sırasıyla dinledim ve çok sevdim... Bir rahatlama yöntemi olarak, sıklıkla beni rahatlatan müzikleri dinlemeyi çok seviyorum. Bu sıra "Dil Tengi" grubu benim sakinleşme konusunda yardımcım resmen, hem kendimi hem de çevremi daha çok dinleyebiliyor ve anlayabiliyorum esasında...
Bir küçük itiraf; öyle sevdim ki bu grubu esasında, hemen paylaşmak istemedim burada. Öyle ki hani büyüsü bozulmasın, bir o kadar size özel kalsın isterseniz; öyle bir histi. Ama sonra aklıma paylaştıkça çoğalabileceği, bana yettiği kadar size de iyi gelebilmesini istediğim aklıma geldi. Umarım sizlere de iyi gelir. Bana yıllar yılı çok çok iyi gelen ve hala dinlediğimde kendimi tam da kendim hissetmeye geri dönebildiğim grup kadar iyi geldi "Dil Tengi"nin müziği. Size de şifa olsun, benimle beraber huzur bulun dilerim. =)
Sevgilerimle, bu seferki "Bir Film, Bir Dizi ve Bir Müzik Grubu" içerikli yazımızın da sonuna geldik.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, kendinize iyi bakın ve sağlıcakla kendinizde kalın... (:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder