Biraz aradan sonra yeniden merhabalar. :)
Umarım Didem'in Gözünden adlı bu bloğumun varlığını unutmamışsınızdır, ya da umarım orada birileri vardır! =)
Bugün geçtiğimiz günlerde biten bir dizi hakkında olumlu görüşlerimi yazabilmek için buradayım ve bu sefer çoğunluk olumsuz görüşler bildirmiş durumda... Bense neden benim gördüğüm güzelliği bu kadar az kişi görebilmiş şaşırmaktayım hala!
17.10.2020 Cumartesi günü akşamı, kısa süren ekran hayatına 6. Bölümüyle veda eden "İyi Günde Kötü Günde" adlı dizinin finali vardı. Üstte afişini paylaştığım üzere de görüldüğü gibi; başrollerinde Elçin Sangu - Leyla karakteriyle, Yasemin Allen - Melissa karakteriyle ve Ozan Dolunay - Sarp karakteriyle yer alıyor.
Dizilerde sadece ve sadece "aşk"ın varlığını görmek isteyen seyirci çoğunluğumuz çok fazla. Öncelikle buna bu sefer ciddi anlamda üzüldüm. Ben Leyla adlı karakterle empati kurdum ve şöyle düşündüm; çok seviyor olsa da insan affedemeyebilir işte. Çünkü hayatlar sadece karşı cinslerin aşkları üzerine kurulmuş değil... Aşk var diye geri kalan her şeyin varlığını inkar eden kişiler, dizinin vermiş olabileceği mesajı görememiş olabilir. Veyahut, o mesajı verebilen dizi ve filmlere duyduğum saygıdan olsa gerek; ben bu sona çok sevindim... Çoğunluk, sevenler neden kavuşamadı diye isyan etti. Oysa o sevenlerin yaşadığı ayrılık birçok konuda birbirinden uzaklaştırdı. İşte bunu es geçmemek gerekli...
Hikayemiz Sarp karakterinin çok sevdiği nişanlısı Leyla'yı düğün günü terkedip gitmesinin ardından, 5 yıl sonrasında başlıyor ve devam ediyor... Leyla'mız iyi bir organizatör şirketinin başarılı bir çalışanı artık. Kendi düğününde mutluluğu bulamamış, nice çiftin düğününü en güzel ve en mükemmel kılmaktır belki yapmam gereken demiş ve hayatına devam etme kararı almış...
5 yıl geçtikten sonra, 5 yılın sonunda patronunun kızı Londra'dan erkek arkadaşıyla evlenme kararı alarak dönüyor. Leyla'nın patronu Aslıhan hanım da madem öyle kızımın düğününü en sevdiğim çalışanım "Leyla" organize etsin diyor ve hikayemiz böyle devam ediyor...
Bilmeyenlerin de tahmin ettiği gibi, patronun nişanlısı düğünde Leyla'yı terk eden beyimiz Sarp. Eski aşıkların karşılaşması ile güzel bir hikaye oluşuyor aslında, komedi ve dramı bir arada izliyoruz. O git gel duyguları güzel yaşatan bir dizi idi... Ama bu dizi fikri tutmayınca reytinglerde, erken final kararı alınmış ve 6. Bölümde de dizi bize veda etmek durumunda kalmış işte...
Dizinin girdiği karmaşaları, o karmaşaları nasıl anlattığını konu etmeyeceğim; izlemek isteyenler için 5 bölüm çok da fazla değil bence... Ama son bölüm, beklenen mutlu sondan öte çok güzel ve yerinde sahneler içeriyordu. Bunu çoğunluğun anlamaması üzdü beni... Şimdi kısaca anlatacağım sizlere de;
5 yıl önce aynı üniversitede okuduğun ve sevgili olduğun adam, ailesiyle dahi tanıştırmamış olan ve seni en güzel gününüzde "sebep belirtmeden bırakıp gidiyor." Ve bu çok sevdiğin adam yıllar sonra karşına çıkıyor; evlendirmek zorunda kalıyorsun ama sen bundan gocunmamak için direniyorken, o seni işinden etmek için uğraşıyor. "Git buradan, bizi bu duruma sokma" diyor. Kızımız en mantıklı şekilde "Ben niye gidiyorum, bunca yıldan sonra gelen sensin. Beni kurulu düzenimden etme, istiyorsan sen git!" diyor. Sonra kızımız gitmeyi bir ara düşünüyor da, ama sonra o gitme çabasının altında bile eski nişanlısı Sarp'ın parmağı olduğunu çok çabuk öğreniyor. Meğer uluslararası davetler hazırlayan bir firmadan gelen iş teklifini ayarlayan kişi, eski nişanlısı Sarpmış. Çünkü yıllar öncesinden hem çalışıp hem gezme hayalini sevdiği adama söylemiş; beraber gerçekleştirmek isterlermiş üstelik bu hayali... Neyse ki, Leyla anlıyor da biliyor yapacağını işte. Dönüp savaşmaya devam ediyor...
Leyla hala sevdiğini itiraf edemese de, onun için öfkesi daha ön planda yer alsa da; Sarp ciddi anlamda hala unutamadığını görüyor zamanla. Melissa ile bir daha eskisi gibi olamıyor son bölümlerde; sebepsiz kavgalar, uzaklaşmalar, kendini Leyla'nın yanında bulmalar... Velhasıl, dizinin sonlarına doğru bir şekilde bu düğünün iptal olma yolunda olduğu beliriyor. Leyla ile Sarp görüşüp konuşuyor; Sarp her şeyi anlatacağım Melissa'ya çok yalan söyledim diyor, Leyla ise Melissa'ya onu anlatması fikrinin iyi olmadığını anlatıyor Sarp'a. Beni bu işe karıştırma diyor kısaca, ben yoluma devam etmek istiyorum. Bir şeyler değişiyor bir şekilde...
Sonra esas kızımız önce işinden kovuluyor, oraları anlatmayayım; Sarp'ın annesi Leyla'yı öğrenince, kuyusunu kazıyor zira. Sonrasında işini geri alabilmek için bir davete katılıyor Sarp ve Leyla ve Leyla işine dönmeden önceki gün Sarp gidip Melissa'ya ayrılmak istediğini anlatıyor. Sebebinin de ondan önceki kız olduğunu söylüyor sadece, Leyla'yı bu işe karıştırmıyor..
Filmin sonuna doğru, Sarp'ın Leyla'dan af dileme sahnesini ve sözde neden terkettiğini anlattığını söylediği sahneleri izliyoruz; Leyla'nın anlatımıyla. Sarp diyor ki, bu akşam uçağım var ve benimle gelmeni istiyorum. Biliyorum gelmezsin, ama umut hep vardır. Beni görmek için bile olsa gelirsen, o bana yeter... Leyla, "bir gün, belki" diyor. Altta paylaştığım videodaki konuşmayı yapıyor;
Leyla Ertekin'in o konuşması;
Ben devam ediyorum; sevdiğim diğer şeyleri yapmaya, çalışmaya ve hayatımdaki Mine'leri iyilikle terbiye etmeye. Çünkü Mine'lerin de aslında bir yerde kalbi kırıktır."
"Öğrenmeye devam ediyorum, doğru insanları örnek almaya, tek başıma dimdik güçlü durmaya. Bazı geri kafalıların aksine evet kadın başıma ama gururla."
"Sarp haklıydı ama! Umut hep vardır. 'Belki bir gün'ler vardır.."
Bir dizide gerçekliği izledik yani, kırılan ve kırıldığı yerden karşısındakine o kadar da kolay doğrulmayan bir kadını izledik...
Bu son, erken gelen bir final için yapılan bir sondu. Tamam, ben de kabul ediyorum; Sarp'ın Leyla'yı neden terk ettiğini bile netlikle öğrenememiş olmamız büyük bir ayıptı bizlere. Ama erken gelen bir final için 6 bölümde yaşanılan git geller ve yapılamayan bir açıklamanın ardından, barışıp kavuşma ne kadar gerçekçi olabilirdi ki?
Benim netlikle yorumum ve görüşüm şudur ki; Düğün günü terk edilip güveni hayat boyu yara almış birinin sevdiği -adam ya da kadın-, evlenme kararı aldığı başka biriyle döndükten sonra eski nişanlısına sevgisini netlikle hatırlayıp af dilemiş ve pişman olmuş olabilir. Tamam ama çok sevse bile ikili ilişkide sarsılan güven unsuru sebebiyle "ÖNCE BEN" diyebilen ve affedemeyen terkedilen tarafımız, illa ki sevdiği için geri dönmek zorunda değildir. Bu biraz karakter meselesidir, biraz da hayatın gidişatı üzerine verilen kararlardır! Hayata devam etmek de bir seçenektir ve bu da çok güzel bir seçenektir. Verilen zorlu kararın arkasında durulması gerekir bazen. Ömür boyu unutulamayan o büyük hayal kırıklığı ile yaşamayı seçmemek de bir tercihtir, bence aynı hatayı yaşar mıyız diye düşünmektense güzel de bir tercihtir!
Şöyle dedim Twitter'da o akşam;
Diyeceğim o ki; bir dizi, gerçeklik ve samimiyet içeriyorsa izlenmiyor. Ne acı! Erkek ne yapmış olursa olsun, kadın hep ama hep onu affetsin isteniyor. Sırf kendi yolunu çiziyor kadınlarımız diye cinayetler işleniyorken bu ülkede; halkın böyle dizileri izlememeyi tercih ettiği, kadını güçlü görmeye tahammül edemediği bir gerçek değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder