Bir kitap, bir albüm ve bir film ile geldim, yine Didemin Gözünden yorumlarımı yapmaya... 2019'un ilk kitap müzik ve film incelemesini yapıyorum bu arada, böyle nasip oldu bu bloğuma... :)
Şubat beni yordu da geçti ama uğurluyoruz ya çok şükür, bir rahatlamış haldeyim bugün. Ama kafamı uykudan toparlayamadım gün boyu, Şubat 2019'u uğurlama yazımı bu bloğumdan yazıyorum.
Bu yazımın konuları Şubat 2019'da Okuyup beğendiğim bir kitap, en severek dinlediğim bir albüm ve severek izlediğim bir film oldu... Bir Kitap, Bir Albüm, Bir Film sizlerle. (:
Bir Kitap; Sırça Fanus - Sylvia Plath
2018'in sonunda kendime yılbaşı hediyesi aldığım kitaptı Sırça Fanus. Sylvia Plath'ı çok duymuştum daha öncesinde ama gel gelelim okuma fırsatı bulamamıştım... Geçen hafta okudum bitirdim ve sonuç olarak beklentim daha değişikti ama bambaşka bir hikaye buldum karşımda...
Amerikan edebiyatının melankolik prensesi diye adlandırılmış yazarımız ve benim onu ilk tanıma fırsatını ele geçirdiğim bu kitabında da melankolik hal içinde bir genç kızımızın yaşadığı ruhsal hezeyanlarını okuyoruz. Kitabın en sevdiğim yanı, kadınları erkekler karşısında alt tabakada bulunmaya iten toplumsal düzenlere karşı haklı cümleleriydi. Okudukça birilerinin laflarıyla rahatlarsınız ya hani, hoşuma gitti bu durum!
Sylvia Plath, kendi yaşamından yola çıkarak kaleme aldığı bu kitabı ölümünden bir ay önce başka bir isim altında yayımlatabilmiş, 1963 yılında.. O döneme göre okunduğunda ciddi anlamda güzel tespit ve içsel durumlara sahip sanırım. Bir başyapıt olarak adlandırılıyor, bir noktada hakları da var ama beni en çok anlatımı şaşkınlığa uğrattı diyebilirim...
Birkaç alıntı ile bizim Türkiye'nin toplumsal düzen içinde en önemli sorunlarına bir ses olabilmiş gibi gördüğüm noktalardan örnek vermek istiyorum öncelikle, şu alıntım gibi;
El değmemiş bir kız olup yine el değmemiş bir erkekle evlenmek hoş bir şey olabilirdi ama ya adam evlendikten sonra birdenbire Buddy Willard'ın yaptığı gibi aslında el değmemiş biri olmadığını itiraf ederse ne olacaktı? Bir kadının bir tek temiz yaşantısı olması gerektiği, oysa bir erkeğin biri temiz, öteki kirli iki yaşantısı olabileceği düşüncesi beni çileden çıkarıyordu. (Sayfa 85)
Bir diğer değinmek istediğim bu kitaba dair, melankolik fikirlerinin sizin içinize işliyor olabilmesi. Sorgularken buldum ben kendimi resmen, kendi içimdeki hesaplaşmalara benzettim ve bana bazı yerlerde ağır bile geldi Sylvia Plath'ın olumsuz görüşleri. Netlik yoktu sonra, "gerçekçi miydi, yoksa yarım kalmış gibi hissetmem normal mi?" derken buldum kendimi ara ara. Ne sürecin başında, ne sonunda ne de ortasında, kendi gel-gitleri içinde savrulan kızımıza sonucunda ne olduğunu anlatmıyordu. Böyle kitapların bilerek yazıldığını düşününce de, ben bundan daha fazlasını arıyorum galiba okuduğum kitaplarda diyorum.
Evet, kitabı beğendim. Değişikti, yorumları sizin de kendinizi yorumlamanızı sağlıyordu ama bir o kadar da kitabın anlardan anlara geçişleri benim için uygun değildi. İçsel dünyamda en çok Şubat ayının o kitabı okuduğum dönemde, iç sıkıntıma eşlik etti gibi oldu. Oradan oraya geçebilir halde olmama rağmen üstelik, ağır geldi bu değişken haller sanki... Melankolinin dibine vurulan bu Sırça Fanus'taki gibi diğer kitapları da böyle mi, diye merak etmedim değil. Başka bir kitapta yine görüşürüz gibime geliyor, Sylvia Plath ile... :)
Okudunuz mu bu kitabı, siz ne düşündünüz Sırça Fanus ve Sylvia Plath hakkında; bana yorum yaparsınız inşallah...
Virgül - Gökhan Türkmen
Şubat ayında en çok Gökhan Türkmen'in albümündeki üç şarkıyı dinledim; İhtimaller Perisi, Masal Olsa, Unuturum Ben... Üçü de birbirinden güzel ve ilki hariç diğer ikisi Şubat ayında yayınlanmış bir parça ve hepsi bu albüme ait...
İhtimaller Perisi, Aralık 2018'de çıkan bir şarkı idi ama Virgül albümünün ilk şarkısı imiş aslında. 4 Şubat'ta da diğer iki şarkısı çıktı ve dinlediğimde aynı şeyi hissettim ben de yorumlarda bulunanlar gibi; mırıldadığı şarkı oluyor Gökhan Türkmen'in sanki... Mırıldasa dinlenir, o derece seviyoruz Gökhan Türkmen'i. :)
İnternet haberlerinde, Gökhan Türkmen virgül'ü tamamladı diye yazmışlar. Ne güzel bir metafor değil mi ama?? (: Bir de Harun Kolçak'a ithaf ettiği söyleniyor bu albümü, Harun Kolçak'ın da ruhu şad olsun...
Bu üç şarkı içinde en sevdiğim de oldu bu arada, Ben Unuturum şarkısının sözlerini de epey sevdim ama en çok Masal Olsa şarkısını dinledim. İlk sözleri anlıyor halde başlıyor, en sonunda da şu cümleleriyle öğüt veriyor resmen;
Hayat diz çöktürse de seni her gün
Elini uzatacak biri bir günBozduğun yeminler hep geride kalan
Hayal olsa
Yalan olsa
Masal olsa...
Emeğine kalemine sesine sağlık diyorum işte, akustik de yapar yakında tadından dinlenmez valla!! (Bayıla bayıla dinlenir.)
Seven Sisters
Şubat 2019'da izlediğim en iyi filmde sıra, Seven Sisters filminde... :)
Gelecekte kıtlık döneminde, devletin her ailenin çocuk sahibi olma hakkını bir yasa ile tek çocuğa indirgemesi sonucu; her aileden bir çocuk bırakılmak üzere, çocuklar uyutulmaya götürülüyor. Bu dönemde kızının yediz doğurup öldüğü baba, torunlarına kıymaktansa onların benzerliğini kendi leyhlerine kullanıyor ve onları tek bir isimle hayatta kalmak üzere örgütlüyor. Öyle ki 30 yaşlarına kadar başarı ile sürdürüyor da bu 7 kız kardeş bu durumu...
Seven Sisters, 7 Kız Kardeş olarak çevrilmemiş ama Türkçe'mize. Yedinci Hayat demişler nedense. Derim ki, siz yanlış çevirilen bu ismine bakıp da yabana atmayın. Çok güzel bir film, izlemeden geçmeyin... :)
Film tavsiyemizi de verdiğimize göre, Şubat'ı seve seve uğurladığımı söyleyerek; Mart başını pek sevmesem bile, onu da dört gözle beklediğimi söyleyebilirim... Şubat beni üzdü epey de gidiyor işte, Mart evlerimize ve kalplerimize güneş açtırsın inşallah! :)
Daha çok yazıp daha çok okuduğum bir ay olur inşallah Mart, daha çok görüşürüz burada. Sevgilerimle... (: