"O mücadeleyi kaybetmedi kazandı diye bakabilmemize sebep olan, onun tüm aksiliklerle başa çıkabilmek için vazgeçmeden devam etmeyi seçmesi idi. Neslican bakış açısıyla milyonlara umut oldu... Rahat uyu Neslican, seni çok sevdim ve bir ömür gülümsemeni unutmayacağım! #NeslicanTay"
Canım Neslican, ben onu 3-4 sene kadar önce İnstagram'dan tanımıştım. Duru ile aynı zamanlı tanımıştım diye hatırlıyorum. Duru'yu da kendi gözümden yazmıştım zamanında ama annesinin acısını gözler önüne daha fazla sermek haddim değil gibi gelmiştiyse de o sıra... O yazımı da burada bulabilirsiniz... Duru da Neslican da benim hayat boyu unutamayacağım savaşçı kızlar olarak kalbimde olacaklar ama...
Neslican 3 kere kanseri yendi, Akciğer kanserinden onlarca acı çekmesi yetmezken; yılmadan bu dünyada değiştirmemiz gereken bakış açılarımızın olduğunu söylemek gibi bir mücadeleyi de mücadelesine ekledi... Onun gülüşünü gördüm ben, yaşam azmini ve yaşama dair sevgisini ve olgunluğunu. Ama onun paylaştıkları gerçekliklerin altında, bu dünyada hiçbir geçerliliği olmayacak durumlara takılanların yazdığı kötü yorumları da gördüğümüz oldu. O kötü yorumlar örnek olarak şunları içeriyordu; "çok da güzel değilsin." , "Zaten saçların yok işte peruk takmana ne gerek var!" , "Senin acın da bir şey mi!", "Neden zayıfladın sen?", "Kilo alsana biraz" ve daha nicesi... O daha nicesi ile uğraştı biliyorum; onun demir bacağının görünür halde olması bile birilerine battı, şort giyiyor diye de laf söz ettiler. O ne yaptı? Kendine garip bakanları alaya aldı. Garip olmadığını göstermek, gerçekliğini gözler önüne sermekten çekinmesi gereken bir durum olmadığını belirtmek için hep somut savaşlar verdi...
Dünya üzerinde çoğu insan, teknolojinin de arttırdığı bir etkiyle "güzellik algısının" kusursuzluk olduğunu sanıp duruyor. Tek derdimiz buymuş, tek derdimiz bu olmalıymış ve aslında bizim yanımızdan geçmeden hiçbir derdi öğrenemezmişiz gibi davranıyor... Hastalıklar var, engeller var, başımızaa gelmesine gerek duymadan dikkat etmemiz gereken hassas durumlar var! Birine "sen çirkinsin" diyebilmek o kadar normalleşti, birine "sen zaten hastasın, o makyajın ne gereği var!" demek herkesin öyle haddi olmaya başladı ki; insanlıktan korkar ve bir bakıma da yılar olduk zamanla. Herkes herkesin ne olabileceğini görmüşçesine birbirinden kaçar hale geldi... Sanki insanlık garip bir virüsün etkisi altında! O virüsle anlamsız davrananlara karşı bir savaş veriyoruz kimimiz, değişmesi ve gelişmesi gerektiklerine dair...
Neslican, mücadelesine öyle güzel sahip çıktı ki; kim ağır bir kanser geçirirken, "Hayır, sen beni yenemeyeceksin çünkü benim hayallerim var" diyebiliyor bu zamanda. Misal ne kadar zaman dilimi boyunca diyebiliyoruz bunu, hayatımızdaki yolunda gitmeyen diğer durumlara karşı da? Hiç pes etmeyen nicesi gibi Neslican da vazgeçmeyi bir an olsun düşünmedi. Bir kanser hastasının haberini aldıktan sonra onkoloji koridorunda şunları yazmış; "Kardeşim yaşında bir arkadaşımın vefat haberini aldım onkoloji koridorunda. Herkes dayanamadı, gücü yetmedi bilmem ne. Sanki kanserin ne olduğundan, çektiği acıdan haberleri varmış gibi. Mücadelesi çok güzeldi, diyeceksiniz dayanamadı değil! Güzel uyu Taner'im, mücadelen çok güzeldi."
Neslican'ın hayattan göçüp gittiği haberini aldığımda ölümle karşılaştığımın şokuna değil, daha çok hayali olduğuna ve çektiği acıların bedelini bu dünyadan alamayacağına üzüldüm önce. Bir de tanışamadığımıza... Önümüzdeki birkaç yıl içinde diyordum, ben o kızla tanışmak istiyorum. "Sağlığım biraz daha el versin, yanına gitmek istiyorum" diyordum. Öyle çok sevmiştim Neslican'ı işte. Gülüşünü, bakış açısını, benim ve bizim gibi düşünürken kimseyi kırmadan aslolan doğruları açıklayış tarzını... O kanserin varlığına daha fazla kapılmadan üniversite sınavına girdi, bir üniversite öğrencisi idi Neslican biliyor musunuz? Herkese mücadele nedir öğrettiği için, biz kaybettik diyemiyorum. Biz onun gibi olgun birini tanıyarak kazandık diyorum.
Bu dünyada gerçek savaşanları tanımayı hikayelerini öğrenmeyi seviyorum... Çok azımız "Belki kaybedeceğim ama savaşırken kaybedeceğim!" diyebiliyor, Neslican onlardan biriydi. Bu cümleleri bizzat kendisi söyledi. Benim kendi içimde anlamlandırdığım, bu hayat tamam böyle ama yine de seviyorum dediğime o daha da fazlasını ekledi. Benim bazen "acaba" deyip oturup ağladığımda, onun vazgeçmediğini görmekten beslendim. Vazgeçmek aklımın ucunda daha da çok yok artık, "acaba"larımı sildi ve bunu benim gibi "yaşamak istiyor" oluşu ile yaptı. Az biraz adaletsizlik gibi geliyor, onca kötülüğün olduğu bu dünyada mücadele edenlerin daha erken göçüyor oluşu bazen. Ama ölüm var bu dünyada, iyisine kötüsüne zamanlı veya zamansız; biliyoruz şükür ki... Dünden beri "Mücadelen çok güzeldi, azmin takdire şayandı, sen çok seviyordun burayı ve ben de seni çok seviyordum seviyorum Neslican. Güzel gülüşünü ve yaşama sevincini unutmayacağım. Güzel uyu Neslican'ım." diyorum... Bunlar dualarla anmama ve şimdi daha güzel yerlerde olduğuna inanmama sebep oluyor...
Ben istiyorum ki, Neslican herkese örnek olmaya devam etsin. 21 yaşınıza kadar bu hayata ne katıp da bu dünyadan göçebilirdiniz, işte onun mücadelesi öyle güzel öğretiler içeriyordu. Hayat bu, karşımıza hep kötü gidişatlara sebep olacak durumlar çıkacak, vazgeçmeden devam edebilmeyi ve güzel anılmayı başarabilelim dilerim ki. Her şeye rağmen bu hayatı sevmeyi bilelim!
"Gençken her şey sonsuzmuş gibi gelir. Çok zaman varmış gibi, her zaman sağlıklı olacakmışsınız gibi. Ama gerçek bu değil. O yüzden ertelemeyin ve kıymetini bilmek için kaybetmeyi beklemeyin." Neslican Tay (1998-2019)
Neslican'ın şu sözlerindeki öğütleri dikkate alalım, onu hep güzel analım. Umalım ki yerine rahat ulaşsın, Allahım rahmet eylesin ve sevenlerine sabır versin... O Demir Kadın dedi kendisine, Demir Kadın şimdi yine emin ellerde. Oralarda gülümsemesine devam etsin...